İnsanlık tarihinin yazıyla başladığı kabul edilir. Kayda geçmiş ilk yazı, Anadolu’da yaşamış olan Sümerler’e aittir. 3500 yıl kadar öncesine ait yazılı belgeler daha çok savaşlar, kullanılan aletler, anlaşmalar gibi somut şeyleri ifade ederken, gene Anadolu’da yaşamış bir halk olan Hititler duyguları da yazıya dökmeye başlamıştır.
Yazmak, insanın bildiklerini, duygularını, düşüncelerini başkalarıyla paylaşmanın, hatta sonraki nesillere bırakmasının en önemli yollarındandır. Peki okumak? “Oku!” emriyle başlayan bir dinimiz var. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e inen ilk ayetler, İkra suresine aittir ve 3-5. ayetlerde “Oku! Kalemle yazmayı öğreten, böylece insana bilmediğini bildiren Rabbin sonsuz kerem sahibidir.” der.
Okumak insana ne katar, ne gibi faydaları vardır, gelin birlikte onlara bakalım.
İnsan doğduğu zaman beyin hücreleri tamamlanmıştır, yeni beyin hücresi oluşmaz. Zekayı geliştiren ise, beyin hücreleri arasındaki bağlantıların artmasıdır. Bu bağlantılar, her türlü öğrenmeyle artar. Öğrenme de, okuldan değil, doğumdan itibaren başlayan bir süreçtir. Bebek önce annesinin yüzünü, emmeyi, ağladığında onunla ilgilenildiğini, sonra sesler, heceler, kelimeler çıkarmayı, oturmayı, yürümeyi öğrenir ve öğrenme ömür boyu devam eder. Okumak da, başkalarının bize aktaracaklarını öğrenmenin en güzel yollarından biridir. Düşünün, bir insan tek başına şu an okuyarak öğrendiğimiz bilgilerin ne kadarını öğrenebilirdi?
Duyguları anlamamız, empati kurmamız, gerek ikili ilişkilerde gerekse sosyal ilişkilerde daha iyi iletişim kurmamız da okumakla mümkün olabilir. Çünkü kitaplar bize, günlük hayatta göremeyeceğimiz kadar insanla ilgili her şeyi anlatır.
Dil gelişimi, kullandığımız kelime sayısının artması, kendimizi daha iyi ifade edebilmemiz de okuyarak mümkün olmaktadır. Biz okuduğumuz kitaplardaki çoğu şeyi unuturuz, ama ifade ve hitabet tarzımızın gelişmesi yanımıza kar kalır.
Hazır sınavlara az bir zaman kalmışken belirtmeliyim, sınav öncesi kitap okumak asla zaman kaybı değildir, aksine şarttır. Okuduğunu bir kerede anlamak, uzun paragrafları akılda tutmak, daha hızlı soru çözmeye, süreyi yetiştirmeye, ayrıca motivasyonu da yükseltmeye katkıda bulunur. Her gün birkaç sayfa okumakla bile bu sağlanabilir.
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu olan çocuklarda, çok kısa sürelerden başlayarak kademeli olarak artırdığımız kitap okumak dikkati toparlamaya, dikkat süresini artırmaya büyük katkı sağlamaktadır.
Okumak, boş zaman değerlendirme, insanın kendiyle iyi vakit geçirmesi ve stresi azaltmak için de çok güzel bir etkinliktir. Sizi alır, başka insanların dünyasına, farklı diyarlara götürür. Bazen kitabı elinizden bırakmak istemezsiniz, hatta bazen kitap sizi o kadar içine çeker ki, bitmesini istemezsiniz.
Okumanın sadece zekayı geliştirmekle kalmadığı, beyni koruduğu da son zamanlarda yapılan araştırmalarla ortaya konmuştur. Alzheimer gibi yaşla birlikte ortaya çıkma ihtimali olan hastalıklar için koruyucu etkiye sahiptir.
Peki, her şeyin sanal aleme, ekranlara sığdırmaya çalışan günümüz dünyasında e-kitap okumak ya da sosyal medyada gezinmek kitap okumanın yerini tutar mı? Kısa kısa bilgiler almamızı, dünyada olup biteni öğrenmemizi, başka insanların duygu ve düşüncelerine ortak olmamızı sağlayan sosyal medyayı da, e-kitap okumayı da sınırlı tutmamız gerekir. Çünkü ekranların (Tablet, telefon, bilgisayar) yaydığı mavi ışığın sağlığımızı kötü etkilediğini biliyoruz: Uykusuzluk, yorgunluk, halsizlik, göz problemleri, baş ağrısı, cilt prıblemleri… Mümkünse uyumadan birkaç saat önce ekranlarla vedalaşmalıyız. Mümkün mü? Zor, ama uğraşırsak başarırız bence.
Çocuklarımıza okuma alışkanlığı kazandırmanın bazı yolları: Birlikte kitap okuma etkinliği yapabiliriz. Herkes kendi yaş düzeyine uygun kitap okuyabilir. Sürekli okumasını söylemek olumsuz etki yapabilir ama, okumanın faydalarını kısaca anlatıp onlara ilgilerini çekecek kitaplar alabiliriz ve okuduğunda “Aferin, sen kitap okuyunca mutlu oluyorum!” gibi geribildirimde bulunabiliriz. Özellikle ekranlara harcadıkları zamanı kısıtlamalıyız, onlar daha cazip geliyor çünkü. Tabii ki, çocuk en başta bizim elimizde kitap görmeli. Bu durumda okumanın güzel bir şey olduğunu anlayacak, bizi örnek alacaktır zaten.
Ya biz? Yetişkinler olarak okumayı sevmiyorsak? Önemli olan bir yerden başlamak. İlginizi çekecek türde ve sayfa sayısı daha az, sürükleyici kitaplarla başlayabilirsiniz. Okumak için kısa da olsa bir zaman planlamak, sessiz bir ortam sağlamaya çalışmak da ilk zamanlar faydalı olacaktır. Zamanla sizdeki gelişime siz de şaşıracaksınız.
Özetle, dünyadan hiçbir şey okumadan geçmiş milyarlarca insan olmuştur, günümüzde hala okuma-yazma bilmeyen insanlar var, çoğu kişi okumayı sevmiyor ama, okumak bizi olduğumuz noktadan daha iyiye, güzele, ileriye götürecektir.
Haber linki: buraya tıklayın